KVKK’YA UYUM SAĞLAMAK DEĞİL, KVKK İLE YÖNETMEK GEREKİR
Sorularınız için, lütfen bizimle iletişime geçin, ekibimiz tüm sorularınızı cevaplamaya hazır.
Türkiye’de kişisel verilerin korunmasına ilişkin yaklaşım uzun süredir aynı yapısal yanılgıya dayanıyor: KVKK, hâlâ birçok şirket tarafından yerine getirilmesi gereken bir mevzuat yükümlülüğü olarak ele alınıyor. Oysa güncel veri koruma rejimleri, bu bakış açısını çoktan terk etmiş durumda.
Bugün KVKK yalnızca hukuki uyum başlığı değildir; şirketlerin yönetişim, risk yönetimi ve belge sistemlerinin merkezine yerleşen bir yönetim aracıdır. Veri koruma hukuku, artık “metin yazma” faaliyeti olmaktan çıkmış; süreç, kayıt ve ispat mantığıyla çalışan bir sistem hukukuna dönüşmüştür.
KVKK Bir Evrak Değil, Sistem Hukukudur
KVKK m.10 kapsamında yayımlanan aydınlatma metinleri, hazırlanan envanter tabloları veya politika dokümanları tek başına bir anlam ifade etmez. Asıl mesele, bu belgelerin hangi süreçten doğduğu, nasıl güncellendiği ve gerektiğinde nasıl ispatlandığıdır.
Bu yaklaşım, Avrupa veri koruma pratiğinde uzun süredir nettir. Özellikle European Data Protection Board (EDPB) tarafından yayımlanan rehberlerde, veri koruma uyumunun bir doküman seti değil, yaşayan ve denetlenebilir bir yönetişim sistemi olduğu açıkça vurgulanmaktadır.
Başka bir ifadeyle; KVKK’ya uyum, metnin varlığıyla değil, sistemin işleyişiyle ölçülür. Nitekim uygulamada denetimlerin odağı da, giderek bu yönde şekillenmektedir.
Türkiye’de Uygulama Fiilen GDPR Sistematiğine Kaymaktadır
Uygulamada artık inkâr edilemez bir gerçek vardır: Türkiye’de KVKK’ya uyum sağlamak isteyen şirketlerin belge ve süreç mimarisi, kaçınılmaz olarak GDPR sistematiğine yaklaşmaktadır. Bunun nedeni yalnızca Avrupa Birliği etkisi değildir.
GDPR; hesap verebilirlik, kayıt tutma yükümlülüğü, rol ve sorumlulukların açık şekilde tanımlanması ve ispatlanabilir uyum gibi ilkeleri merkeze alarak, belge yönetimini bir iç denetim ve risk kontrol mekanizmasına dönüştürmüştür. Bugün KVKK kapsamında hazırlanan envanterler, politikalar ve formlar; içerik ve metodoloji bakımından giderek bu yapıya yaklaşmaktadır.
Bu yönelim bir tercih değil, uygulamanın doğal sonucudur.
Uluslararası Ticaret Yapan Şirketler Açısından GDPR Stratejik Bir Gereklilik Haline Gelmiştir
Özellikle Avrupa Birliği ile ticari ilişkisi bulunan, AB merkezli şirketlerle çalışan veya çok uluslu tedarik zincirlerinin parçası olan Türk şirketleri açısından GDPR, yalnızca hukuki bir metin değil; ticari bir eşik haline gelmiştir.
Bugün sözleşmesel ilişkilerde, tedarikçi denetimlerinde ve uyum beyanlarında talep edilen şey; KVKK’ya asgari uyum değil, GDPR mantığıyla kurgulanmış bir veri koruma sistemidir. Bu noktada KVKK belgelerinin, baştan itibaren GDPR ile uyumlu şekilde tasarlanması, şirketleri ileride doğabilecek veri aktarımı, denetim ve sözleşme risklerine karşı koruma altına alır.
AB İçtihadı: Veri Koruma Bir Yönetim Meselesidir
Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın (Court of Justice of the European Union) yerleşik içtihadı, veri korumayı salt teknik veya idari bir konu olarak değil; temel haklar rejiminin ayrılmaz bir parçası olarak ele almaktadır.
Mahkeme kararlarında ortak biçimde vurgulanan husus; veri işleme faaliyetlerinin öngörülebilir, kayıt altına alınabilir ve denetlenebilir olması gerektiğidir. Yetki ve sorumlulukların açıkça tanımlanmadığı, ispat mekanizmaları kurulmamış sistemlerin, hukuken sürdürülebilir olmadığı kabul edilmektedir.
Bu yaklaşım, KVKK uygulamalarının da belge odaklı fakat sistem temelli bir yapı üzerine kurulmasını zorunlu kılmaktadır.
Konunun uzmanı Av. Dr. Çağrı Tuna’ya göre
Uygulamada en sık karşılaşılan sorun, şirketlerin KVKK’yı bir defalık uyum projesi olarak ele almasıdır. Oysa gerek mevzuatın ruhu gerekse Avrupa veri koruma pratiği, kişisel veri hukukunun artık şirket yönetiminin ayrılmaz bir parçası olduğunu açıkça göstermektedir.
Bu anlamda şirketlere verilebilecek en temel tavsiye: KVKK’yı yalnızca “uyulması gereken bir mevzuat” olarak değil, kurumsal risk yönetimi ve belge yönetişimi aracı olarak konumlandırmalarıdır. Doğru kurgulanmış bir KVKK sistemi, yalnızca idari para cezalarını önlemekle kalmaz; şirket içi sorumlulukları netleştirir, süreçleri sadeleştirir ve denetimlerde güçlü bir ispat zemini oluşturur.
Özellikle uluslararası ticaret yapan veya bu yönde büyüme hedefi olan şirketler için, KVKK belgelerinin GDPR mantığıyla uyumlu şekilde tasarlanması, artık stratejik bir gerekliliktir. “Bugüne kadar ceza almadık” yaklaşımı ise hukuki ve ticari açıdan bir güvence sağlamaz. Denetimler ve şikâyet mekanizmaları geriye dönük işler; zayıf sistemler genellikle sorun ortaya çıktığında fark edilir.
Bu nedenle KVKK’nın; yaşayan bir belge sistemi, düzenli güncellenen bir süreç mimarisi ve açık rol–sorumluluk yapısı üzerine kurulması gerekir. KVKK ile yönetilen şirketler, yalnızca hukuki risklerini azaltmaz; aynı zamanda şeffaflık, güven ve sürdürülebilirlik açısından da rakiplerinin önüne geçer.


Türkçe
English


